İKİ YÜZLÜLÜK MÜNAFIKLIKTIR

Bu konuda bilgisi olanlar gorus belirtebilirler... 

  Nur Suresi, 31. ayet (24:31)


KİŞİSEL olarak ne başörtüsü ile ne de türban ile herhangi bir sorunum var. Ama örtünmeyle ilgili yalan, safsata ve hurafe yayanlarla kavgam var. Türbancılar, bu örtünme tarzının Kuran’ın tartışılmaz buyruğu olduğunu ileri sürüyorlar. Ama Azháb Sûresi’nin 59. ayeti; Nûr Sûresi’nin 30, 31 ve 60. áyetleri dışında Kuran’da bir başka hüküm yoktur ve türban şaklabanlığı Kutsal Kitap’da yer almamaktadır.

İKİYÜZLÜLER

Bunu öğrendiğim için: Faiz ve kredi kartının İslam’a aykırı olmasına karşın türbancılar tarafından kullanıldığını; türbancıların, İslám’a ters düşmesine karşın, Cumhuriyet’in yapı ve kurumlarına, yasalarına ve özellikle Devrim Yasaları’na uymak zorunda kaldıkları halde nasıl olup da dinden çıkmadıklarını soruyorum. Bu işte bir ikiyüzlülük var!

ikiyüzlülük sadece türbancılarda değil! ikiyüzlülüğün en tepesinde Kuran çevirmen ve yorumcuları bulunuyor. Bunun en çarpıcı kanıtını, Mustafa Sağ, "Evrensel Çağrı, Kur’an Meáli" (Final Pazarlama Yayını) çevirisine yazdığı önsöz ve açıklamalarda veriyor. Mustafa Sağ’a göre geleneksel çevirmen ve yorumcular Nûr Sûresi’nin 31. ayetini geleneğe uyarak ve birbirlerini taklit ederek yanlış çeviriyorlar. Müthiş bir iddia! Mustafa Sağ’ın açıklamasını olduğu gibi aktarıyorum.

HIMAR = ÖRTMEK

"Kuran ayetinde ’başörtüsü’ diye bir kelime geçmemektedir. Buna rağmen tüm Kuran tefsirlerinde ve çevirilerinde Kuran ayeti ’başörtüsü’ olarak çevrilmiştir. Halbuki ayette geçen "HIMAR’ kelimesi ’Baş örtmek’ anlamında değil, sadece ’örtmek’ anlamına gelmektedir. Eğer, herhangi bir şey örtülecek ise. O şeyin vurgulanması gerekir. Örneğin masa örtüsü derken, örtmek kelimesinin yanına masa kelimesinin gelmesi gibi, başörtüsü dendiği zaman da "örtmek" ("hımar") kelimesinin yanına "baş" ("re’s") kelimesinin ’hımarü-re’s’ şeklinde gelmesi gerekir. Ayetteki ’hımar’ (’örtü’) kelimesinin yanında geçen ve vurgulayan kelime ’cuyub’ kelimesidir ki, ’yaka’ veya ’göğüs’ anlamına gelir. Çünkü, aynı kelime ’cuyub’ bir başka ayette (28:32) Hz. Musa’nın ’göğsüne/koynuna elini soktuğu’ şeklinde geçer. Yani, ’cuyub’ kelimesi, ’hımar’ örtmek kelimesi ile kullanıldığı zaman ’bihumûrihinne ala cuyubihinne’ başını örtmek değil, ’göğsünün üzerini örtmek’ anlamına gelmektedir. Geleneksel tüm yorumcular, Kur’an ayetini bilimsel bakışla değil de, birbirlerini taklit edip, ’Başörtülerini yakalarının üzerine kadar örtsünler’ diyerek ’Felyedribne’ fiilini de ’örtsünler’ diye tercüme etmişlerdir. Bu geleneksel yorumcular ’DaRaBe’ kökünden gelen bu kelimeyi burada, ’Başörtülerini örtsünler’ derken, bir başka yerde aynı ’DaRaBe’ kelimesini ’Kadınları DÖVÜN’ (Bak. 4:34) diye çevirmişlerdir. Özetle, Kuran’ın orijinal ayeti tüm açıklığı ile ortadayken, elverişli bir siyasal kullanım malzemesi olarak, sürekli gündemde tutulan başörtüsü, Kuran’ın değil, geleneklerin, kişisel görüşlerin dinleşmesinden kaynaklanmaktadir..
 (S. 373)

GERİSİ ALİMLERİN İŞİ

Mustafa Sağ’ın iddialarını Arapçadan denetleyecek durumda değilim. Ancak Nûr Sûresi’nin 31. áyetinin Fransızca ve İngilizce çevirileri onun iddialarını desteklemektedir.

Ben bu çok önemli iddiayı sütunuma aktararak kamusal-toplumsal görevimi yerine getiriyorum. Gerisi Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve İslam alimlerinin işi!..

 

Özdemir İNCE

-----------------------------------------------------------------------------

TÜRK KADINI’NIN ÇARŞAFLA TANIŞMASI

image00223.jpg

image00135.jpg

 

 

 

 

 

         Bizde çarşaf, İslam kadınının dini kıyafeti sanılır. Çarşafla Türk kadınlarının tanışması Birinci Sultan Murat (1360-1389) döneminde başlar. Bu örtünme bir sosyal olay yüzünden gerçekleşmiştir. Olay şöyle gelişmiştir :

 

         “… O zaman karılarda yüz örtmek adeti pek azdı. Yüz örtmek adeti sonradan, adet oldu. Karamanoğlu Alaüddin’in, Hamidoğlu İlyas’ın diyarını katliam ettiğinde üç kabile, Diyar-ı Osman’a firar etmişlerdi. O vakit bunları Murad Han görüp pek temiz ve uslu adem olduklarından Bursa’da yerleştirmişti. İşte bu kabile kadınları pek güzel olduklarından herkes bunları temaşa etmeye başlayınca Ulema tarafından bu kabilenin hatunlarının yüzleri siper edilmesi emredildi. İşte ne vakit çarşıya çıksalar o kabile hatunları yüzlerini siper ederlerdi. Fakat bu hal sonra diğer kadın ve kızların da pek hoşuna geldiğinden herkes daima güzelce her tarafını örtmeye başladı.”

 

         İşte bundan anlaşıldığına göre, Birinci Murad’ın Bursa’ya yerleştirdiği üç Türkmen Oymağının dilber kadınları halkı heyecan içinde bırakınca Din Büyükleri ortalığı yatıştırıp her hangi bir olayı önlemek gayretiyle Türkmen güzellerine, yüz örtüsü güzellik sembolü sayılmış ve nihayet kendilerini hiç de çirkin bulmayan Bursa Hanımları da o güzellik sembolünü bütün vücutlarına teşmil edip el birliği ile kullanmaya başlayarak çarşafın genel bir kıyafet mahiyetini almasına, sırf kıskançlık yüzünden sebep olmuşlardır. Tabii bu durumda erkeklerin çarşaf meselesinde hiçbir günahı yok demektir. Bütün mesele şehir hanımlarının Türkmen güzellerini kıskanmalarından doğmuş, fakat bu taklit köylere yayılamamıştır.

 

Kaynak : İsmail Hami Danişment

                  Tarihi Hakikatler eseri

 
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURAN TÜRKİYE HALKINA TÜRK MİLLETİ DENİR
 
 
Bugün 37 ziyaretçi (47 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol