21. YY. MERVANLARI İŞ BAŞINDA

21. Yüzyılın Mervanları İş Başında !

Mervan, İslam tarihinde Kur'an'ı ilk defa tahrif etmeye çabalayan kişidir. Al-i İmran (yani İmran oğulları) Suresi'nin adını Al-i Mervan (Mervan oğulları) olarak değiştirmeye kalkışmıştır. Mervan, ayrıca İslam Peygamberi'nin torunu Hazreti Hüseyin'i zorla yerinden göç ettirmiş Kerbela çölünde akraba çevresi ve sevenleriyle şehit olmasına sebep olmuştur.

            Yıllardır AB tarafından kural(!) dayatılan fakat bir türlü kendi kurallarını koyamayan Türkiye'ye 2002 yılında yine AB tarafından bir dayatmada bulunuldu. Tabi AKP Hükümeti de hemen bu dayatmayı yasalaştırdı. Her zamanki gibi... Dayatmanın bir maddesi: Kürtler'in kendi isimleri(!)ni kullanabilmeleriydi. Diğer maddeleri de "Anadilde yayın ve eğitim"di... Olmayan bir millet yaratıldığına göre, bu millet(!)e olmayan bir dil(!), dolayısıyla da o dilin ürünü olan isimler(!) yaratılabilirdi.

            Bu bağlamda ülkemizin doğu ve güneydoğusunda alfabe birliğimize tamamen aykırı olmasına rağmen kimi "naylon vatandaşlar" içinde X'li, W'li harfler bulunan isimler almak için kampanya başlatmışlardı. Bu kampanyada "öncülük" görevi yapan Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan, ismini "Merwan" olarak değiştirmek için mahkemeye başvurmuştu.  Yani Hazreti Hüseyin'in katili "Merwan"ın ismini  almak için mahkemeye başvurmuştu.



             Sanki bu zamana kadar "Hüseyin" ismini zoraki taşıyormuş gibi. O Hüseyin Kalkan ki yakın zamanda Şemdinli iddianamesi sürecinde Amerikan Los Angeles TimesGazetesi'ne yapılan bir söyleşide "Abdullah Öcalan Kürt halkının lideridir" ifadesini kullanmış ve bundan dolayı hakkında 10 yıl'a kadar hapis cezası istenen bir idiianame hazırlanmıştır. Fakat hiç bir ceza almamıştır, yani söz konusu suçu sadece iddia(!) olarak kalmıştır. Yani gerçekte ne o gazeteye demeç vermiştir, ne de o ifadeyi kullanmıştır(!) birisi böyle bir iddia ortaya atmıştır(!).

 

              Yukarıdaki; siyasette, bize göre asla olmaması gereken bir yerde bulunan bir "Mervan"dı. Bir de toplum mühendisliğine soyunup, her birinin ruhunda bir Bozkurt barınan Türk gençliğinin, önemli bir kısmını mankurtlaştıran, velhasılı kelam etki ajanlığı yapan Mervanlar var...

            İşte bu Mervanlardır ki bugün milletimizin üzerinde egemen olan işbirlikçi düzenin en önemli unsurlarından olan bir kesimdir.

Bu milletin soyundan kaynaklanan özgüvenini çok büyük ölçüde kaybettiren, sömürgecilerin işbirlikçisi soyu-kanı bozuk çeşitli kesimlerin içierisindeki özellikle bu kesim, bu sefer de bu milletin "dinler arası diyalog" adı altında dininden kaynaklanan özgüvenini yıkmaya çalışıyor.

            Halbuki Mehmet Emin Yurdakul da yaklaşık bir asır önce bakın ne diyordu;


            "Ben bir Türküm; dinim, cinsim uludur!.."

            İşte biz bu özgüvenle Bağımsızlık Savaşı verip yedi düveli yenmiştik ! 

            Sömürgecilerin en büyük hedefi bizdeki bu özgüvendir, en büyük amaçları ise bizdeki bu özgüveni yıkmaktır. Çünkü bu özgüven demirden dağları bile erittirir ! Bu kesimden özel eğitimli bir kişi çıkmış, İslam tarihinde belki de bir ilki gerçekleştirerek sanki Kur'an yetersiz geliyormuş gibi o Kur'an ayetlerini onaylayıcı(!), teyit edici(!) İncil ve Tevrat ayetlerini kutsal kitabımızın içine sokuşturmuştur.

İslam inancına göre Allah'ın koruyuculuğu üzre olan Kur'an kıyamete kadar asla tahrif edilemez, hükümsüzleştirilemez. Yine o Kur'an da buyurulur ki; "Allah indinde tek din İslam'dır".

           Yapılan kalkışmaya bir başka düzlemden baktığımızda bu çalışma hemen hemen tamamı Müslüman olan Türkiye'deki Türk toplumu nezdinde İncil'e ve Tevrat'a meşruiyet (geçerlilik) kazandırma çalışmasıdır. Son tahlilde bunu da misyonerlik faaliyetleri çerçevesinde değerlendirebiliriz.

            O zaman bu gayretkeşlik nasıl sıfatlandırılabilinir? Bunun sıfatlandırmasını İslam tarihinden yapabiliriz; 21. yüzyılın Mervanlarıdır bunlar! Ve o günkü Mervan'dan da daha cüretkardırlar. Çünkü o günkü Mervan'ın arkasında kapağını atacağı, sırtını dayayacağı bir Sam Amcası yoktu. Ama bunların var! Çağlar değişti, dünya değişti, Mervanlar da değişti... O gün Hazreti Hüseyin'i Kerbela Çölü'ne sürükleyen Mervan gibi bugünkü Mervanlar da Türk Milleti'ni yıkılışa, çözülmeye, yok oluşa sürüklemektedirler.

           Herkesin sahibi var da, dayanacağı var da bir tek bu milletin bir sahibi yokmuş gibi görünüyor. Halbuki bu milletin bütün değerleri eksiksiz bir şekilde kendi içinde temayuz etmiştir. Sahibi de O'nu var eden ve dünyaya düzen versin diye gönderen Allahıdır...Aklıma bu arada ister istemez bir Kazak Türk Atasözü geliyor:

           "İtin sahibi varsa *Gökbörü'nün Tanrısı var".

           Ulu Önder Atatürk'ün bizi özgüvenin doruklarında yaşatan milli şairimiz Mehmet Emin Yurdakul'a da atıfta bulunduğu şu sözlerince bu Mervanlara karşı duruşumuzu belirlemek zorundayız; “Milli varlığımıza düşman olanlarla dost olmayalım. Böylelerine karşı bir Türk şairin dediği gibi, “Türküm ve düşmanım sana, kalsam da bir kişi” diyelim. Düşmanlarımıza bu gerçeği ifade ettiğimiz gün, kanaatimize, idealimize, geleceğimize yan bakan her ferdi düşman kabul ettiğimiz gün, milli bütünlüğe uzanacak her eli şiddetle kırdığımız, milletin önüne dikilecek her engeli derhal devirdiğimiz gün, gerçek kurtuluşumuza ulaşacağız. Ve sizler gibi aydın, azimli, imanlı gençler sayesinde bu kurtuluşa ulaşacağımıza emin olabiliriz.”

 

            Bugün Asil Türk Milleti Kerbela Çölü'nde bir yudum su arayan Hazreti Hüseyin gibi; yana yakıla özgürlüğünü, bağımsızlığını aramaktadır... Kaybettiklerini bulabilmesi için de her şeyden önce "özgüveni"ni -tam anlamıyla- kuşanması gerekmektedir.

*Gökbörü: Gök yeleli bozkurt

 

 

 
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURAN TÜRKİYE HALKINA TÜRK MİLLETİ DENİR
 
 
Bugün 4 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol